8 Eylül 2014 Pazartesi

BİR ACI KAHVE

Açık çayım sert bir kahveye bıraktı yerini bugün. Beraber bir defa kahve içebilmiştik onunla. Şekerli severdi, oldukça da şekerli yapmıştım. Son yudumda baktı bana ''Acı üstüne acı.'' dedi. Sonra bir süre kahve içemedim. O sevmezdi zaten. Beraber içtiğimizde ''Seneler önce içmiştim en son.'' demişti. O günün üstünden seneler geçti...
Birden canım istedi. Daha yaparken canlandı o gün gözümde. Yalnız da gitmiyormuş gerçekten. Belki o da içiyordur şimdi. En son seneler önce içtim diye biriyle karşılıklı...

2 Eylül 2014 Salı

TESADÜFLER AŞKI SEVER

Gecenin bir vaktinde, aşıkların saatinde konuşmuştuk onunla. Telefon açık müzik sesi geliyordu. O da sustu ben de. Biz söyleyeceğimizi susarak söyledik. Onun kulağı benim çaldığım müzikte ben de orada çalan müziğe kulak verdim. Konuşamadık bir iki dakika. Biz iki deli aşık müzik delin olayım derken divane olduk tekrar. Tesadüfler aşkı sever ya aynı şarkıyı dinliyormuşuz ikimiz de.

18 Ağustos 2014 Pazartesi

KIRGINDI OYSA...YA OLMASA ?
















Şarkı bittiğinde kapatmıştı telefonu, izleri siliniyordu üzerinden aşkımızın.
Renklerden gri idik. Lekelerimiz olsa da çabuk silinebiliyordu. Koyu ya da açık gri oluyordu. Tamamen kirli ya da temiz kalamıyorduk.
Mevsimlerden sonbahardı. Her yer çiçek değil savrulan yapraklar son değil. Yenilenmesi, canlanması içindi biraz.
Sonsuz bahardı...
Günlerden pazardık. Herkesin dinlendiği bizim birbirimizi dinlediğimiz birbirimizin yanında dinlendiğimiz...
Su gibiydi onca yokuştan sonra içilen...
Evvelden sevgi sevdiğine verilen meyveydi.
Slow müzikti hep sarılmayı gerektiren...
Yağmuru değil karı severdi. Beyazın üzerine adımı yanına adını yazmayı...
Kızdırmayı severdi beni hep. Sonrasında öpünce tekrar kızdırıp tekrar öperdi.
Nazlıydı biraz...Bahanesi çoktu dizlerime uzanıp saçlarını okşatmanın.
Kocaman kalbinde çocuklar gibi severdi. Sevilirdi.
Şimdi uzak gibi.
Şimdi uzak gibi.
Her şey eksik gibi demek bir parça olduğunu ifade eder.
Hiçbir şey yok gibi.
Yalnızım gibi.
Sadece KIRGINDI OYSA...YA OLMASA ?


5 Temmuz 2014 Cumartesi

Kalmak Gerek Bazen

Gitmek tek çare olunca uzanan onca elden rastgele biriyle gider bazıları. Sonunu, kapıdan sonrasını düşünmezler. Gitmek vardır kafalarında bu sebepten bulunduğu yerde her olay kararını doğrulamaya yönelik görülür onlara. Her gün kötü geçmektedir kendince. Bilmez daha kötüydü önce. Bu psikolojiyle geçen zamanda en ufak bir kıvılcım yeter. Bir bardak kırılsa nasıl, niye kırdın sorusu bile tamamdır onun için. Gittiğinde anlamaz da gittiği yerde ilk sorun düşündürür. Artık anlar. Tek çare sandığı gitmek son çaredir. Onun için burada insan durup iyi düşünmeli. Geriye dönmek mi, yerinde kalmak mı, tekrar gitmek mi?

30 Haziran 2014 Pazartesi

AŞK TUTULMASI

UNUTAMIYORDUM O GÜNÜ. Hissettiklerimi. Nasıl heyecanlanmıştım dans ederken? Sersemliğim ayaklarıma vurdu, dans edemiyor ayaklarına basıyordum. Masalımdı o benim her gece içimde dinleyip uyuduğum. Masal gibiydi o gece. Yaşanmıştı gerçekten. Tüm insanlardan saklardık kendimizi, yan yana istemiyorlardı bizi. O güneşti ben ay. Karanlıktım ben; o olabildiğine aydınlık, sıcak. İnsanlar, o ve ben. Dünya, güneş ve ay misali. Farklıydı o gece. İnsanlar ve o, aralarında ben. Tutulmuştuk zaten tutunduk birbirimize.

29 Haziran 2014 Pazar

IŞIĞIM!

Karanlıktan yazıyorum bugün.
Bu mektuplar ulaştığında sana ben yok olunca gerçekten gün gün okuyup gün gün anla beni diye.
''Işığım!'' dediğimde ''Hayatına ışık tutacağım her zaman.'' derdin. İllaki bir gün okuyacaksın.
Saat 2.30 çoktan uyuyorsundur sen. Ben penceremi açıp adım attığın her yolda bizi beraber düşünerek sabah ediyorum. En geç 4.00 sevgilim. Yatmak zorunda kalıyorum. Hava açılıyor biraz mahalle bakkalının, fırınının, camide okunan ezanın sesi geliyor. Gözlerimin senli turu bitiyor. Ve başka bir yer kalmayınca da yokluğunun verdiği ağırlıkla kapanıyor. Kaç gün daha şahit olacağım bir kepenk sesine? Ah ne zormuş! Niye diyorum, niye niye? Kıyameti mi oluruz dünyanın baksak birbirimize? Gözlerini çeviriyorsun benden. Ve ben senin olacağın yollardan niye geçemiyorum? Feragat ediyorum öyleyse senli şehirden. Rahat yürü, baktığın yerde durmuyorum. Bu gidiş nefes aldığım dünyadan feragata giderse unutma ışığım imkansız diye bir şey yoktu son nefesten başka. Beraber nefes alamadık ayrı ayrı ölüyoruz şimdi.

9 Haziran 2014 Pazartesi

Mim#2 Nedir Ne Değildir?


Mim cevaplıyorum.
Gözlerim kapalı.
Gerçekten gözlerim kapalı. Ben rahat yatağımda uzanırken kardeşim htcsk bu mimi yazıyor. Henüz blogumla ilgilenemiyorum olmaması gereken sebeplerden dolayı ama mim olunca sorular dikkatimi çekmekte. Şimdi cevaplama sırası deyip cevaplara geçmek üzereyken kardeşim htcsk insan mimleyene bir teşekkür eder diye hatırlatma gereği duyunca kendimi hiç de zorunlu hissetmedim çünkü beni mimle diye zorlayan da bendim yani teşekkürü hak etmiyor. İşte soru ve cevaplar:

  • Blog açma hikayeniz nedir?
Kardeşim htcsk namı değer LoverK (kıkıkıkı)  yazılarımın daha çok kitleye ulaşmasını istedi. Kağıtlara yazıp bu yazıların yerlerde, çöpte, kitap aralarında harcanmasına dayanamadı ve benden blog açmamı istedi. Ne dedi de yapmadım ki? Açtım ama unuttuğu bir şey var ben koç kadınıyım. Bitirici değil başlatıcıyım.

  • Blog isminiz nereden geliyor?

Bir balkon konuşmasında.

  • Hangi mevsimi seversiniz?
Yaşayıp hissedebildiği her mevsim güzeldir insan için lakin benim mevsimim kış! Yazın terliyim diye sarılmaz kimse birbirine, kışın sıcak bir yer sıcak insan aranır.

  • Bu mevsim size neyi çağrıştırıyor?
Soğuk havada üzerine alınan bir battaniye.

  • Kırmızı ruj mu eyeliner mı?
Kırmızı ruj sürüp silmek, eyelinerı hiç sürmemek.

  • Blog yazmak size ne kazandırdı?
Çok şey kaybettirdi. Bloga yazana kadar her yer, her defter arası benim yazılarımla doluydu. Onları bloga geçirmek için topladım, gören varsa söylesin.

  • Kitap okumak mı bir şeyler yazmak mı?
Kitap okuyup daha doğru yazmak.

  • Şiir mi roman mı hikaye mi?
Şiir mi roman mı hikaye mi? Hikaye, roman, şiir
...masal, deneme, makale, fıkra...
Sevgiliden şiir, aşkımızın hikayesi, hayatlarımızın romanı.
  • En çok etkilendiğin film?
Alvin ve Sincaplar.
Ayy Alvin, yine gülmekten ağlattın beni.
  • Hangi tür kitap/film?
Her tür kitap; korku filmi, tarihi filmler.
  • Öğrenci olmak mı iş hayatı mı?
İş hayatı.
  • Kitap okumak mı film izlemek?
Film izlemek [nasılsa filme,diziye dönüşüyorlar:)]
  • Klasik giyim mi spor giyim mi?
Spor giyim.
  • Almaktan asla vazgeçmeyeceğiniz şey?
Kitap, defter, duş.
  • En sevdiğiniz yemek?
Yeşil fasulye.
  • En sevdiğiniz dizi?
Yedi Güzel Adam ve diğerleri.
  • Özel yeteneğin olsa bunun ne olmasını isterdin?
Kendimden klonlamak.
  • Hasta olmanın en kötü yanı nedir?
Gecesi.
Geceyi hasta olana sor demişler.
  • Alınacak listen var mı?
Kafamda evet.
  • İlk aldığın makyaj malzemesi?
Parlatıcı. 

Hepinizi mimliyorum! 
Nice mimlere...


3 Haziran 2014 Salı

AŞK TESADÜFLERİ SEVMEZ.

Vakit bugün ayrı geçmiyor ayrı bir sızı bugün.
Yavaş yavaş unutuyor olmalısın. Belki de başka bir tene sarılıp heyecanlandırdın onu.
Ve belki içimde sızıya sebep oldu bir başkasının heyecanı.
NE GARİP SEVGİLİM parmaklarının bıraktığı izler sızlıyor çehremde. Bir katman oldu; gülemiyor, şaşıramıyor, bir şey söyleyemiyorum.
Neleri alıp gittin...
Bir sen bir ben istedik bir dünya insana karşı gelemedik. Olmaz dediler direndikçe biz direndiler. Taş koydular yolumuza, yürüyemedik. Bizi bizden ettiler gene de bırakmadık. Olmayacaktı, olmadı... Kader.
Beraberken ayrı düştük ayrı ayrı savaş verdik. Seneleri geçirdik yalnız, görmeden birbirimizi haber alamadan. Saçların beyazladı. Sandın ki olmayacak. ''Adım R.....'' dendiğinde beni canlandırdın onda, benle olmadı adımla yaşamak istedin. Biri varken hayatında benle karşılaşır oldun. Günün farklı saatlerinde bindiğim otobüste denk geldin hep, bakmadın bile. Anladım, biri var. Ama kaçış yok. Tesadüflerin acımasız olduğunu yaşadık her karşılaşmada. Kızıp küsemem sana. Sevgimden ne eksilir elini başkası tutsa? Sen üzülme diye giderken bu şehirden tesadüftür başka şehir başka biriyle sen...
Nasıl bir zulümdür bu sevene, sevgiye?
Göçüp gitsem bu dünyadan yine sen yine tesadüf.

30 Nisan 2014 Çarşamba

TEBESSÜM ETTİ GİTTİ.

Biraz kilo almıştı onu fark ettim ayrı kalmak yaramış. Beni fark edene kadar tebessüm ederek telefon konuşması yapıyordu. Dudağının kenarında gülünce oluşan o çizgi için uzaklaşmıştım ondan.  Öyle ki karşısındakini de gülümsetebiliyordu. Bir defa parmaklarımda dokunup bir buse hatıra bıraksaydım dedim birçok kez ve sonra iyi ki olmamış öyle bir şey. Ne gerek vardı. İstemeyerek hatırlayacağı bir sürü anı bırakmıştım ona. Bu benim ona karşı oluşturduğum duvarları zorlamasının çabasından kaynaklıydı ve sonra fark etti beni. O çizgi kayboldu. Şaşkın bakışlarında arkamı dönüp eve girdim. Pencereden baktığımda gözleri kapıda rüya mı, gerçekten o muydu, benzettim mi yoksa sorularını gördüm. Telefonun diğer ucundaki dakikalar önce gülerek konuştuğu adama sesleniyor olmalı ki toparladı kendini ama gülmedi yine tesadüfen gitmek için adım atacaktı ki gözlerime takıldı gözleri. Telefon konuşmasına son verip beni izledi. İki dakika sürmemişti gözlerimize döküldü kalpten geçenler. Bir adım bana gelse bir daha tesadüfen de göremeyeceğinin farkına vardı. Tebessüm etti, gitti.

21 Mart 2014 Cuma

21 Mart - NEVRUZ


Ve güneş hepimize güldü.
Bugün baharın başlangıcı, geceyle gündüzün eşit olması.Montlar cekete, yağışlar hafif rüzgara bıraktı yerini. Tomurcuğunu verdi tüm ağaçlar. Herkesin göz rengini açtı güneş. Sokaklar, parklar yalnız değil şimdi. Çocuklar salıncakta, evinde olanlar balkonda. Tüm sıkıntıları bugün def edelim her şey geçici geride kalan kışla birlikte kötü günleri de geride bırakalım. Güzel kokularla güzel havada parkın misafiri olalım sevdiğimiz bir arkadaşla paylaşalım bu günü! Haydi herkes bugünün farkına varsın milat kabul edin! Ben öyle yapacağım, bugünden sonra gülmeyi, mutlu olmayı unutmayacağım. Sevdiğim ve beni mutlu eden şeyleri yapacağım. Her gün için bir mutluluk küçük ya da büyük... Mutlu olacağım. Siz de bu güzel günü hayatınıza işleyin her gününüz aydın her anınız bahar olsun tek ve en büyük sıkıntınız bugün nereye kime gitsem olsun:)


25 Şubat 2014 Salı

25 Şubat: YAPRAK DÖKÜMÜ

25 Şubat
Neyi çok istersen en uzak olan o olur hep, onunla sınanır sabrın. Ne hikmettir ki vazgeçtiğinde istediğin oluyor. Öylesi daha zor bir sınav olarak hayat her türlü canına okuyor. Peşinde koştuğun hayalin sen vazgeçtiğinde oluyor. Umudun bittiği yerde başlayan şeyler iyi hissettirmiyor bazen. Vazgeçtin sen. Başka bir yoldasın şimdi. Geri de dönemiyorsun pişmanlığınla, küfrünle kalıyorsun. KÖZ OLMUŞSUN, KÜL OLAMIYORSUN. Hafifledikçe acın harlanıyorsun. Kime kolay ki hayat, sana kolay olsun? ''Yaşa ki neler göresin'' derdi annem. Ben bir şeyler düşünmekten, istemekten argınım. Üzülmüyorum bile artık başıma gelenlere ''Kabul'' diyorum. Hayatın altın tepsiyle ikramları sevdiklerimin olsun. Ben huzur istiyorum!







22 Şubat 2014 Cumartesi

22 Şubat

22 Şubat Cuma ertesi, bizde ölüm ertesi. Dünle bugün arası insanın ne çabuk unutabileceğini izledim. İnsanoğlu ne tuhaf. Bir kötülük görse unutmaz onu. Sevgilisinden ayrılır unutmaz. Bir de demez mi ''Seni unutamam, sensiz yaşayamam!'' Verin onun sevdiğini de yaşasın hadi. Kimse kimseye kötülük yapmasın yok mu ölüm o zaman? Hepiniz unuttunuz dünü. Tahta bir tabut, içinde cansız beden, sıcağı sıcağına tüm günahlar, yasaklar geldi aklına. Bir son vermeliydiniz dün, bugün ne oldu? Dünde kaldı. ''Hiçbirimiz masum değiliz'' şarkısı geliyor aklıma. Hazırlıksız yakalayacak bizi ecel. Allah'ım bizi yaptıklarımızla değil merhametinle yargıla. Sen affedicisin, affı da seversin. Bizleri de affeyle.

.







21 Şubat 2014 Cuma

21 Şubat

Sabahı tartışmalı (kahvaltıda çay yüzünden), öğleni çocuk sesli, akşamı hoş sohbetli, gecesi ölümlü bir 21 Şubat bugün. Öğle akşam arası, pazardan eve dönüş sırasında bir adam kıl payı kazadan kurtulur. 9-9,30 civarı balkona çıktım mavinin en acı tonu yanıp sönüyordu. Bir komşumuz var sinir hastası o bayıldı sandım yine. Pencereye koştum, iki ambulans kapı önünde. İçeri girip bizimkilere söyledim. Babam da koşup baktı aceleyle. Yukarı çıkıp ''Mehmet Abi ölmüş'' dedi. Hepimiz telaşlı korkulu baktık tekrar sokağa. Kalabalık, bayılan, rahmetli olan, sonra ambulanslar gitti. Cenaze Nakil Aracı, iki tabut var içinde. Rahmetli olan adamı kucaklarında indirip tabuta koydular, sonra araca...Bu kadar yakın dedim ölüm. Bir pencere kadar. Bir duvar var ölen adamla aramızda. Bir tarafı hayat bir tarafı sondu bugün. Tek başına ölmüş. Oğlu ağrı kesici almak için çıkınca babasının yanına artık olmayacağını anlamış. Gecenin 2,30'u saat. O adam yok artık. Kıl payı kazadan kurtulan adam saatler sonra kaçamadı işte. Ecel bu! O siyah araba gibi kornaya basıp uyarmıyor, durmuyor. (Allah Rahmet Eylesin)

15 Şubat 2014 Cumartesi

NEFES ALMAK İSTİYORUM!


Kaçıp bu dünyadan her şeyi unutmak istiyorum.
İmkansız olanı istiyorum.
Dursun zaman!
Ağır çekimde, sessiz tüm kainatı dolaşmak, bir bulut üzerinde uyumak istiyorum.
Yıldızları sayıp bittiğinde güneşe dokunmak istiyorum.
Bütün ışıkları tek tek söndürüp ayın üzerinden karanlık dünyaya atlamak istiyorum.
Bir okyanusa düşüp su üzerinde yürümek istiyorum.
Karanlık dünyadan ayı seyretmek, bir mum yakmak istiyorum.
Işıklar yansın ayı gölgede bıraksın istiyorum.
Bir sigara içip zaman devam etsin istiyorum.
İmkansızı istiyorum.
İmkansızımı istiyorum!

30 Ocak 2014 Perşembe

GİDİYORSUN SEN

Koca şehir yalnız şimdi. Gidiyorsun sen. Arkandan birer birer sönüyor ışıklar, yağmurun sesi duyuluyor. Nasıl da vuruyor cama? Rüzgar kalıyor geriye, ışıkları sönmüş şehir, ışığını kaybetmiş ben. Geldiğinde ne verdiysen toplayıp gidiyorsun şimdi. Oysa sevmiştim ben bu aydınlığı ne de güzelmişsin meğer. Bir koku var, içime çektikçe saçlarının kokusu. Sevgilim özlemekten öte bir şey yaşatıyorsun bana. Adımlarını duyuyorum ama sonu ben değil. O merdivenlerden ne ara indin, ben nasıl anlamadım? Bakışlarında dünü ve yarını görürdüm hep hiç mi bakmamışım gözlerine o an? Kahretsin! Hissedemedim. Anlamalıydım gözlerinden, konuşmalarından. Gidiyorsun sen, ben kendimi suçluyorum. Anlamalıydım son cümlenden; ''İnsan nefes almayı unutur mu?''