29 Haziran 2014 Pazar

IŞIĞIM!

Karanlıktan yazıyorum bugün.
Bu mektuplar ulaştığında sana ben yok olunca gerçekten gün gün okuyup gün gün anla beni diye.
''Işığım!'' dediğimde ''Hayatına ışık tutacağım her zaman.'' derdin. İllaki bir gün okuyacaksın.
Saat 2.30 çoktan uyuyorsundur sen. Ben penceremi açıp adım attığın her yolda bizi beraber düşünerek sabah ediyorum. En geç 4.00 sevgilim. Yatmak zorunda kalıyorum. Hava açılıyor biraz mahalle bakkalının, fırınının, camide okunan ezanın sesi geliyor. Gözlerimin senli turu bitiyor. Ve başka bir yer kalmayınca da yokluğunun verdiği ağırlıkla kapanıyor. Kaç gün daha şahit olacağım bir kepenk sesine? Ah ne zormuş! Niye diyorum, niye niye? Kıyameti mi oluruz dünyanın baksak birbirimize? Gözlerini çeviriyorsun benden. Ve ben senin olacağın yollardan niye geçemiyorum? Feragat ediyorum öyleyse senli şehirden. Rahat yürü, baktığın yerde durmuyorum. Bu gidiş nefes aldığım dünyadan feragata giderse unutma ışığım imkansız diye bir şey yoktu son nefesten başka. Beraber nefes alamadık ayrı ayrı ölüyoruz şimdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder