31 Aralık 2015 Perşembe

2016'ya Mektup!

Sevgili 2016!
Daha gelmeden canımı sıkma, baştan anlaşalım akıllı uslu bir yıl ol. Yaramazlıkların olacak elbet ben de gencim anlarım ama aptallıkla karıştırmayalım lütfen!
Öyle üzmek, kötü günler yaşatmak yok, burnumuzdan getirmeyelim birbirimizin. Yıpratma beni, yorma ben de aklı başında yaşarım seni. Gelip geçeceksin arkandan kötü bir yıl denmesini ister misin? İstemezsin elbet.
Ben verdiklerine razı olurum veremeyeceğin şeyler de istemem.
Arkasından konuşmak gibi olmasın da 2015'te kaybım büyük daha da açıp canımı sıkmıyorum not olsun diye söyledim.
Özetleyelim; beni, ailemi, sevdiklerimi, tanıdığım tanımadığım herkesi iyi karşıla hepsi için bir mutluluk sakla. Her bir ayın ay gibi parlasın parlatsın insanları. Sözüm meclisten dışarı diyerek parantez olsun bu cümle kendi aptallıklarını sana yükleyen insan arkadaşlarımın aklını başına getir. Hepsi seninle bir yaş daha alacak, olgunlaşsınlar biraz.
Evet bu kadar ben inanıyorum ki 2016 benim için çok güzel geçecek!
Okuyan herkes de önce buna inansınlar ve emin olup sabırla beklesinler güzel günlerini.
Güle güle 2015 demeyelim hoş gel 2016 diyelim...

9 Nisan 2015 Perşembe

KENDİNDEN AZ SEVDİĞİMİ DÜŞÜNÜYOR OLAMAZDI!

'Anlıyor musun?' derdi her konuşmanın sonunda. Bu soruyu gerektiren konuydu ayrılık!
Kendi anlamıyordu aslında. Nasıl anlıyorsun sorusuna cevap ararken sadece Anlıyor musun diyordu. Bunu anlamıyor, hissediyordum.
Ayrı kalmayı ben nasıl anlayabilirdim?
Kendinden az sevdiğimi düşünüyor olamazdı.
Biz başka bir şeyler yaşadık. Adı olmayan. İkimizin tek gerçeği.
Dalıydık birbirimizin.
Hadi gücümüzü sınayalım diyerek tutu
nduk. Ne kadar dayanırsan o kadar zor o dalı bırakması.
Uzun kaldık, fazla direndik.
Direnirken birbirimizi tanıdık.
Arada parmaklarımızın sızlamasından başka bir sorun yoktu. Güzel gidiyordu her şey. Dalı değil miydik birbirimizin? İstesek de, dayansak da biz sadece yürek yetmiyor işte. Orada kalmak yerine ağaca çıkmalı ya da beraber bırakmalıydık. Seneler habersiz böyle geçerken gözlerimiz dolmaya başladı. Ağırlığımızı kaldıramayan bir ağaç bizi, bu muhabbeti sonlandırıyordu. Ve biz hala devam ediyorduk birbirimizi tanımaya...
Ah, şimdi nerede?
Kapanmayan yaralar bıraktık birbirimizde. Hatıra birkaç sıyrık...